Hindistan Cevizi Yağı Mucizeleri
Son zamanlarda kullanımı oldukça popüler hale gelen hindistan cevizi yağının faydaları saymakla bitmiyor ! Peki hangi derdimize deva olabilir, gelin onlara birlikte bakalım.
Son zamanlarda kullanımı oldukça popüler hale gelen hindistan cevizi yağının faydaları saymakla bitmiyor ! Peki hangi derdimize deva olabilir, gelin onlara birlikte bakalım.
Sevdiklerinizle geçirilen bayram sofralarının zenginliği yıllardan beri süregelen bir gelenektir. Bu geleneği bozmadan ama aşırıya da kaçmadan beslenmek mümkün!
Vücudun biyolojik saati olarak bilinen sirkadiyen ritmi iyileştirmek için hergün aynı saate yatıp aynı saatte kalkmaya özen gösterin. Uykunuz henüz gelmemiş olsa bile aynı saatte yatağa gitmek sirkadiyen ritmin düzenlenmesine yardımcı olur.
Günümüzde pekçok kültürün vazgeçilmez içeceklerinden bir tanesi olan kahve içerisinde vitaminler, mineraller, fito-kimyasallar ve kafestol ile kahveol adı verilen lipitler bulunduran çekirdeklerinin kavrulması ve demlenmesiyle elde edilen bir içecektir. Yaygın tüketiminde ulaşılabilirliği, yapımı, lezzeti ve sağlığa faydaları etkilidir. Ancak sağlığa faydaları olduğu kadar kontrolsüz tüketiminde potansiyel zararları da olabileceği unutulmamalıdır. Bu yazımda hepimizin vazgeçemediği kahvenin yararları ve olası yan etkilerinden bahsedeceğim.
1968 yılında Kwok tarafından tanımlanan Çin Restoran Sendromu çok sayıda insanın Çin Lokantasından yemek yedikten sonra yaşamış oldukları bir grup semptom sonrası ortaya çıkmıştır. Bu semptomlar çoğunlukla baş ağrısı, karın ağrısı, deride kızarıklık ve terlemedir. Diğer ülkelerden tatil amaçlı gelen bireyler buraya özgü yemek kültürünü keşfetmek için Çin lokantalarını çok sık tercih ediyorlardı. Fakat buradaki yiyeceklerden yiyen çok sayıda insanda aynı şikayetinbaşlaması Çin lokantalarına olan güvenin de azalmasına neden olmuştu.
Ülkemizde yaş ile beraber en çok artış görülen hastalıklardan biri yüksek tansiyondur. Türk kardiyoloji derneğinin yaptığı açıklamaya göre Türkiye’de her 3 kişiden 1’inde yüksek tansiyon mevcut ve bireylerin sadece %40’ı bunun farkındadır. Yüksek tansiyonun en büyük risk faktörleri fazla tuz tüketiminden ziyadeobezite, stres, yüksek yağ oranı ve tip 2 diyabettir. Risk faktörlerinin azaltılmasıyla aslında hastalık riski de en aza indirilmiş olur. Bunun için sağlıklı ve dengeli bir beslenme düzeni, düzenli fiziksel aktivite ile sigara ve tütün mamullerinden uzak durmak yapılabilecek en etkili yöntemdir.
Yemek yedikten sonra sebebini bilmediğin şişkinlik yaşıyor musun? Öğünlerini yeterince sindiremiyor olabilirsin. Bozulan mide ve bağırsak sistemi, bazı sindirim enzimlerinin eksikliği ve mide asitliğinin bozulması öğünlerin yeterince iyi sindirilememesine neden olur. Bozulan mide asitliği sindirimi zorlaştırdığı gibi bazı bakterilerin gelişmesi için uygun bir ortam oluşturarak enfeksiyonların gelişimi için de uygun bir ortam sağlar.
Günümüzde ülke ve dünya çapında en yaygın sağlık sorunlarından biri haline gelmiş olan obeziteprevalansı gitgide artmaktadır. Dünya sağlık örgütünün yapmış olduğu açıklamaya göre aslında obezite bir kronik hastalık olarak sınıflandırılmaktadır. Eğer boyunuza göre yüksek vücut yağ oranına sahipseniz sizde kronik bir hastalığa sahipsiniz demektir. Neden kronik bir hastalık olarak nitelendirildiği çok açık: Hastalıkların temelinde beslenme ve obezite vardır.
Birçoğumuzun vazgeçilmez alışkanlıkları arasında kahve ve çay tüketimi ön sırada gelir. Yemekten sonra, iş yerinde araya çıkıldığında bazen ödül olarak kendimize kahve veya çay içecek bir alan yaratmaya çalışırız. Aslında sağlık açısından yararı yoktur da diyemeyiz. Kahve ve çayın içerisinde bol miktarda polifenol bulunur. Doğada pek çok türü bulunan polifenollerin farklı yararları vardır fakat hepsi iyi birer antioksidan ve iltihap önleyicidir. Yapılan çalışmalarda bu polifenollerin bazı besin gruplarıyla birleştiğinde daha güçlü etki gösterdiği ortaya konmuş.
Son yıllarda artan sanayileşme ve neden olduğu çevre kirliliği, tarım ilaçları, katkı maddeleri, işlenmiş ürünler hem atmosferi hem vücudumuzu zehirliyor ve ne yazık ki çevrede olduğu gibi vücudumuzda da hiç istemeyeceğimiz hasarlar bırakıyor. Bu hasarların en yıkıcı olanlarından biri ise ‘kanser’. Dünya sağlık örgütünün açıklamalarına göre 2018 yılında dünya çapında yaklaşık 14 milyon kanser vakası yaşanırken, 8 milyon kanserle ilişkili ölüm meydana gelmiştir. Pek çok risk faktörünü bünyesinde bulunduran kanser vakalarıgünümüzde iseçok daha fazla sayıda hasta ve yakınını fiziksel ve psikolojik olarak yıpratmaya devam ediyor.
Bitkisel ürünlerin birçoğu tarih boyunca insanlığın dikkatini çekmiş ve pek çok amaca hizmet etmiştir. Farmakolojik ve biyolojik aktiviteye sahip olan bitkisel ürünler günümüzde sofralarda tat, hastalıklarda şifa ve ilaçların yapımındaetken madde olarak kullanılmaktadır. Zencefil ailesinden olan zerdeçalın yapısındaki aktif bileşen olan kürkümin(diferuloyl metan) adı verilen madde bir polifenol olup iyi bir kalp koruyucu veantioksidandır.Zerdeçalın besin değerlerine bakılacak olursa 100 gramında 390 kalori, 10 gram yağ, 70 gram karbonhidrat, 21 gram diyet lifi,0 kolesterol, 2500 mg potasyum bulunmaktadır.
Yaygın olarak mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin aslında sadece mutlu olmamızı sağlamıyor. Hafıza üzerine, iştah kontrolüne ve bağırsak hareketliliğine dolayısıyla kilo yönetimine, öğrenme ve cinsel davranış üzerine etkileri var. Aynı zamanda uyku hormonu diye bildiğimiz melatonin hormonunun da öncüsü. Yani mutluluk ile uyku arasında da sağlam bir ilişki var.
Vejeteryan beslenme esasında ekonomik olgulardan ortaya çıkmış bir beslenme tipidir. Sümer uygarlıklarının ulaşılabilen kaynaklarına göre hayvan yetiştirmeye göre belirli bir araziye tahıl ekimi ile çok daha fazla insanın doyabildiğini göstermektedir.
Günümüzde özellikle yetişkin bireylerin yaşadığı problemlerden bir tanesi de bozulan uyku düzeni. Değişen beslenme alışkanlıklarımız, çevresel faktörler, psikolojik etmenler, stres, yoğun hayat temposu ve hormonel dengesizlikler ne yazık ki uyku kalitemizin düşmesine ve çeşitli uyku problemleri yaşamamıza neden oluyor. Tek bir nedene bağlı olmayıp birden fazla disiplini ilgilendirebilen uyku problemini basite indirgememek lazım, kalitesiz bir uyku gün içerisindeki performansımızı düşürerek günlük hayatımızı danegatif yönde etkiliyor.
Sağlığımız için ne yiyip içmemiz gerektiğini, nasıl beslenmemiz gerektiğini konuşuyoruz hep. Ne tüketmemiz gerektiği çok önemli oldu...
Yıllar içinde yaşlanmayı ve çeşitli kronik hastalıklara yakalanmayı hepimiz normal kabul ediyoruz. Soluduğumuz hava, çevre kirliliği, tükettiğimiz besinler ve maruz kaldığımızher türlü kimyasal vücudumuzda serbest radikal olarak isimlendirilen zararlı atıkların birikmesine neden oluyor. Biriken bu zararlı atıklar vücudumuzun her bir hücresinde tahribata yol açarak hastalıkları ve yaşlanmayı beraberinde getiriyor.
Yumurta yıllar boyunca pek çoğumuzun da sofrasından eksilmeyen temel bir besin olmuştur. Tamamı vücut proteinlerine dönüşebilen kaliteli bir besin kaynağı olmasının yanında kalsiyum, fosfor, selenyum ve kolin gibi pek çok mineralden zengin olması da onu vazgeçilmez yapan nedenlerin başında gelir. Profesyonel spor yapan bir sporcunun, karnında bebek taşıyan bir anne adayının, henüz büyüme ve gelişme çağındaki bir çocuğun, hatta büyüme ve gelişmesini çoktan tamamlamış bir yetişkinin bile beslenmesinde mutlaka olması gereken yumurta ne yazık ki sandığımız kadar masum olmayabilir.